(0232) 461 46 12 - (0546) 232 35 62
Yargı Kararları
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay kararlarını ilk önce siz öğrenin !
TÜMÜNÜ GÖR

Vasiyetname ve İptali

Vasiyetname ve İptali

Vasiyetname Nedir?

Hukuk sistemimizde, kişilerin ölüme bağlı tasarruflarda bulunmak suretiyle, ölüm olayının gerçekleşmesi akabinde mal varlıklarının akıbetinin ne olacağına dair irade beyan etme özgürlüğü tanınmıştır. Kaynağını bu tarz irade beyanlarından alan hukuki işlemlere ölüme bağlı tasarruflar denilmektedir ve ölüme bağlı tasarruflar: Miras sözleşmeleri ve vasiyetname olarak 2 ana başlık altında ele alınabilir. Sonuç olarak vasiyetname, bir çeşit ölüme bağlı tasarruftur.

Türk Medeni Kanunumuzun 514. maddesine göre: Mirasbırakan, tasarruf özgürlüğünün sınırları içinde, malvarlığının tamamında veya bir kısmında vasiyetname ya da miras sözleşmesiyle tasarrufta bulunabilir. Mirasbırakanın üzerinde tasarruf etmediği kısım yasal mirasçılarına kalır.

Vasiyetname, kişinin ölümünden sonra malvarlığının ne şekilde tasfiye edileceği ve mirasının ne şekilde paylaştırılacağı, yönünde henüz hayattayken sözlü veya yazılı olarak beyanda bulunduğu bir çeşit ölüme bağlı tasarruftur. Kanuna göre, her türlü sözlü ve yazılı irade beyanı vasiyetname olarak kabul edilemez. Yalnızca kanuna ve usule uygun olarak düzenlenen bir vasiyetname, murisin iradesine uygun şekilde sonuç doğurur.
.

Tabii ki kanun ve uygulama, kişiye vasiyetname düzenleme noktasında sınırsız bir irade özgürlüğü tanımamıştır. Bu makalemizde vasiyetnamenin nasıl düzenleneceği, sınırları, çeşitleri, etki süresi, ispat değeri, iptal veya geçersizliği gibi hususlar üzerinde duracağız; ayrıca Yargıtay kararları ile birlikte vasiyetnameye ilişkin hukuki uygulamaları öğreneceğiz.

Vasiyetname Nasıl Düzenlenir? Vasiyetname Düzenlemenin Şartları Nelerdir?

Vasiyetname düzenlenirken kanunen uyulması gerektiği belirtilmiş olan kurallara uygun bir usul izlenilmelidir. Aşağıda detaylı olarak vasiyetname çeşitlerinden ve her bir vasiyetname türünün hukuki geçerlilik doğurması için ne şekilde hazırlanması gerektiğinden bahsettik.

Vasiyetname hazırlanması planlanıyorsa, öncelikle hazırlanacak olan vasiyetnamenin türü seçilmeli(sözlü, el yazılı veya resmi vasiyetname) sonra aşağıda detaylı anlatılan ve katı olarak uygulanan şartlara uygunluk sağlanmalıdır. Kanunda vasiyetname türlerinin geneli ve spesifik olarak her biri için belirtilmiş olan kurallar, geçerlilik şartıdır, dolayısıyla bu şartlara aykırılık, vasiyetnamenin geçerliliği hususunda soru işareti yaratacaktır. Bu süreçte yapılacak en ufak bir hatanın, daha sonra vasiyetnamenin geçerliliğini ortadan kaldıracağının bilincinde olunmalı ve alanında uzman bir vasiyetname avukatından hukuki danışma ve temsil desteği alınmalıdır.

Bunun yanında hangi tür vasiyetname düzenlenecek olursa olsun, vasiyetname düzenlemek isteyen kişi:

  • 15 yaşını tamamlamış olmalı,
  • Ayırt etme gücünü haiz olmalı,
  • Şarta bağlı vasiyetname düzenlenmiş ise, bu şart hukuka veya ahlaka aykırı olmamalı,
  • Aşağıda detaylandıracağımız üzere vasiyetname türüne göre kanunda zorunlu tutulmuş şartları yerine getirmelidir.

Hukuk sistemimizde, bu şartları sağlayan kısıtlı da, kısıtlılığa dair tüm diğer şartların sağlanması halinde vasiyetname bırakabilmektedir.

Şarta Bağlı Vasiyetnameler; Vasiyetname Şarta Bağlı Düzenlenebilir Mi?

Vasiyetnamenin çeşitli koşul ve yüklemelere bağlı olarak düzenlenmesi mümkündür. Ölüme bağlı tasarrufun sonuçlarının doğduğu andan itibaren her ilgili tarafından koşul ve yüklemelerin yerine getirilmesi istenebilecektir.

Şarta bağlı vasiyetname düzenlenmesi de çeşitli istisnalara tabiidir. Vasiyetnamede yer alan koşul ve yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı olması halinde, bu koşul ve yüklemeler kendilerine bağlanan tasarruf ile birlikte geçersiz olur. Bu nedenle bu koşullar gerçekleşse veya gerçekleştirilse dahi vasiyetnamede yer alan tasarruf gerçekleşemeyecektir.

Bunun yanında vasiyetnamede yer alan koşul ve yüklemelerin anlamsız olmaları veya yalnız başkalarını rahatsız edici nitelikte olmaları halinde de bu koşul ve yüklemeler yok sayılır, ancak kanunda bu halde ilgili tasarrufun geçersiz olacağına ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. Dolayısıyla bu halde yalnızca şartın yok sayılacağı ancak tasarrufun gerçekleştirilebileceği ileri sürülebilir.

Vasiyetname Düzenlenirken Dikkate Alınması Gereken Sınırlamalar Nelerdir?

Genellikle vasiyet edenin vasiyetname düzenlemekteki amacı, olası bir ölüm olayı halinde mirasçılarının arasında sorun doğmasını engellemek ve mirasının nasıl paylaşılmasını istediği konusunda irade beyanında bulunup bu hususa ilişkin muğlak durumları aydınlığa kavuşturmaktır.

Ancak vasiyet edenin bu irade özgürlüğü, saklı pay hakkı sahibi mirasçıların saklı payları ve aşağıda detaylı olarak anlatacağımız usul kuralları ile sınırlandırılmıştır. Saklı pay mirasçılarının saklı pay haklarının ihlal edilmesi halinde tenkis davası gibi hukuki süreçlerin gündeme gelebilmesi ihtimali doğacağından dolayı, vasiyet eden belki de istemeden de olsa arkasında mirasçıları arasında gerçekleşecek hukuki bir karmaşa bırakabilmektedir. Bu nedenle ince elenip sık dokunması gereken bu hususa ilişkin olarak, mutlaka bir miras avukatı ile görüşüp hukuki danışma almanızı tavsiye etmekteyiz.

Saklı pay ve tenkis davasına ilişkin olarak belirtmemiz gereken bir diğer husus da şudur: Mirasbırakanın vasiyetnameyle gerçekleştireceği ölüme bağlı tasarruflar, mirasbırakanın tasarruf edebileceği kısmın sonradan daralması nedeniyle hükümsüz olmazlar. Ancak bu halde de tenkis söz konusu olabilecektir.

Vasiyetname Çeşitleri

Türk Medeni Kanunumuzun 531. maddesine göre vasiyetname:

  1. Resmi Vasiyetname,
  2. El Yazısı ile Vasiyetname
  3. Sözlü Vasiyetname

olarak üç çeşit halinde gerçekleştirilebilmektedir. İmkan varsa, ispat açısından çok daha verimli ve güvenli olduğunu düşündüğümüz üzere, resmi vasiyetname düzenlenmesi tercih edilmelidir.

Resmi Vasiyetname Nasıl Düzenlenir?

Resmi vasiyetname, iki tanık ve resmi memur huzurunda düzenlenen vasiyetnamedir.

Türk Medeni Kanunumuzun 532. maddesine göre: “Resmî vasiyetname, iki tanığın katılmasıyla resmî memur tarafından düzenlenir. Resmî memur, sulh hâkimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli olabilir”

Resmi vasiyetname düzenlemek isteyen miras bırakanın, bu yöndeki istek ve arzusunu resmi memura yani sulh hakimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş bir görevliye bildirmesi üzerine memur, vasiyetnameyi yazıya geçirir ve okuması ve isteklerine uygun olup olmadığını incelemesi için mirasbırakana verir.

Resmi vasiyetnameyi düzenleyen memur, düzenleme işlemi tamamlanan vasiyetnameyi saklamakla yükümlüdür.

a) Resmi Vasiyetnamede Tanıkların İşlevi

Mirasbırakanın vasiyetnameyi kendi iradesine uygun bulması halinde önce mirasbırakan vasiyetnameyi imzalar, sonra da resmi memur vasiyetnameye tarih koyar ve kendisi imzalar. Bu aşamadan sonra vasiyette bulunan resmi memurun huzurunda, beraberindeki iki tanığa vasiyetnameyi okuduğunu ve vasiyetnamenin son arzularına uygun olduğunu beyan eder. Tanıklar da bu beyanın kendi önlerinde yapıldığını ve mirasbırakanı bu neviden bir tasarrufta bulunma noktasında yeterli ve ehil bulduklarını vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak imza atarlar.

Tanıkların vasiyetname içeriği konusunda bilgi sahibi olması zorunlu tutulmamıştır. Yani diğer tüm şartlar sağlanmışsa, tanıklar mirasbırakanın vasiyetnamede hangi hususlardan bahsettiğini ve hangi malvarlığı değerinin ne şekilde, kime veya hangi kurum ve kuruluşa vasiyet edildiğini bilmiyor olsalar da vasiyetname geçerlidir.

b) Resmi Vasiyetnamede, Mirasbırakanın Vasiyetnameyi Bizzat Okumasına veya Bizzat İmzalamasına Engel Hallerin Varlığı

Kural olarak resmi vasiyetnamenin nasıl düzenleneceği ve tanıkların da resmi vasiyetnameye ne şekilde tanıklık edeceklerinden yukarıda bahsettik. Ancak mirasbırakanın vücudunda ve fiziksel bütünlüğü sebebiyle meydana gelen engellerden dolayı bu kuralın gerçekleştirilmesi mümkün olamayabilmektedir. Mirasbırakanın vasiyetnameyi bizzat okuyamadığı veya bizzat imzalayamadığı hallerde, örneğin görme engelli olması veya uzuv kaybı yaşaması halinde, resmi memur hazırlanmış olan vasiyetnameyi iki tanığın önünde mirasbırakana okur ve bu şekilde mirasbırakanın onayını alır. Bu halde tanıklar:

  1. Mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını,
  2. Vasiyetnamenin kendi önlerinde resmi memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve vasiyetname kendisine okunan mirasbırakanın, kendisine okunmuş olan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazar veya yazdırırlar ve altına imzalarını atarlar.

c) Resmi Vasiyetnamenin Düzenlenmesine Memur veya Tanık Olarak Katılamayacak Kişiler

Kanunda resmi vasiyetnameye tanık olamayacak kişiler sınırlı olarak sayılmıştır. TMK 536. maddesine göre resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine memur veya tanık olarak katılamayacak olanlar:

  • Fiil ehliyeti bulunmayanlar,
  • Bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklı tutulmuş olanlar,
  • Okur-yazar olmayanlar,
  • Mirasbırakanın eşi,
  • Mirasbırakanın üstsoy ve altsoy kan hısımları ve eşleri,
  • Mirasbırakanın kardeşleri ve eşleridir

d) Resmi Vasiyetname ile Lehine Kazandırma Yapılamayacak Kişiler

Aynı resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine tanık veya resmi memur olarak katılamayacak insanların kanunda sayılması gibi, resmi vasiyetname ile lehine kazandırma gerçekleştirilemeyecek kişiler de TMK 536. maddede sınırlı olarak sayılmışlardır. Bu kişiler:

  • Resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan memur ile bu memurun altsoy ve üstsoy kan hısımları, kardeşleri ve eşleri,
  • Resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan tanık ile bu tanığın altsoy ve üstsoy kan hısımları, kardeşleri ve eşleridir.

El Yazılı Vasiyetname Nasıl Düzenlenir?

Vasiyetnamenin el yazısı ile hazırlanması, resmi vasiyetnameye göre çok daha kolaydır. Vasiyet eden, başından sonuna kadar kendi el yazısı ile yazacağı vekaletnamede, vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve günü de yazmalı ve imzalamalıdır. El yazılı vasiyetnamenin düzenlendiği TMK 538. maddede el yazısı ile düzenlenen vasiyetnamenin geçerliliği için zorunlu tutulan unsurlar:

  • Vasiyetnamenin baştan sona mirasbırakanın el yazısı ile yazılmış olması,
  • Vasiyetnamenin düzenlendiği tarihin yıl, ay ve gün şeklinde belirtilmesi,
  • Mirasbırakanın imzasının bulunması

Kanunda el yazılı vasiyetnamenin saklanmak üzere açık veya kapalı olarak notere, sulh hakimine veya yetkili memura bırakılabileceği belirtilmiştir.

Sözlü Vasiyetname Nasıl Düzenlenir?

Bazı durumlarda mirasbırakanın resmi vasiyetname düzenlemesi veya el yazısıyla vasiyetname iradesini kağıda dökmesinin mümkün olmadığı haller söz konusu olabilmektedir. Örneğin savaş veya çatışma sırasında vasiyetname düzenletmek isteyen bir kişinin, iki tanık ile birlikte notere gidip son arzularını yazıya geçirmesinin kendisinden beklenemeyeceği haller olabilir.

Kanunda vasiyetnamenin sözlü olarak düzenlenebileceği haller:

  • Yakın ölüm tehlikesi,
  • Ulaşımın kesilmesi,
  • Hastalık,
  • Savaş,
  • Ve bunlar gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmi veya el yazılı vasiyetname yapılamadığı haller şeklinde sayılmıştır.

Burada kanunkoyucunun olağanüstü durumların bazılarına örnek verdiği, ancak bu olağanüstü durumların sınırlı olarak sayılmadığını belirttiği görülmektedir. Dolayısıyla durumun gerekleri dikkate alınıp mirasbırakanın içinde bulunduğu durumun gerçekten olağanüstü olup olmadığı tartışmaya açılabilecektir(gerekli görülmesi halinde).

Bu tarz durumlarda mirasbırakan, son arzularını, beyanına uygun olarak yazıya geçirmeleri veya başkasına yazdırmaları görevini yükleyeceği iki tanığa sözlü olarak anlatır. Resmi vasiyetname düzenlemesinde tanıklara ilişkin olarak yer alan okur-yazar olma koşulu dışındaki yasaklar, sözlü vasiyetnamedeki tanıklar açısından da geçerlidir. Dolayısıyla aşağıdaki kişiler, sözlü vasiyetnameye tanık olamazlar:

  • Fiil ehliyeti bulunmayanlar,
  • Bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklı tutulmuş olanlar,
  • Mirasbırakanın eşi,
  • Mirasbırakanın üstsoy ve altsoy kan hısımları ve eşleri,
  • Mirasbırakanın kardeşleri ve eşleridir

Sözlü vasiyetnameye tanık olanlar, bir belge düzenlemek yerine vakit geçirmeksizin mahkemeye başvurabilir ve mirasbırakanın son arzularını bir tutanağa geçirtebilirler.

Bulundukları yer ve koşulda mahkemeye ulaşmaları güç veya imkansızsa aşağıdaki kimseler hakim yerine geçerler:

  • Sözlü vasiyet yoluna başvuran kimse askerlik hizmetinde bulunuyorsa: Teğmen veya daha yüksek rütbeli subay,
  • Ülke sınırları dışında seyir halinde olan bir ulaşım aracında bulunuyorsa: O aracın sorumlu yöneticisi,
  • Sağlık kurumlarında tedavi edilmekteyse: Sağlık kurumunun en yetkili yöneticisi

Bunun yanında, sözlü vasiyetname yolunun tercih edilmesi halinde mirasbırakanın sonradan diğer şekillerde vasiyetname yapma olanağı doğarsa, bu tarihin üzerinden bir ay geçince sözlü vasiyet hükümden düşecektir. Örneğin mirasbırakan çatışmadan sağ kurtulup evine döndükten sonra bu sürenin dolmasıyla birlikte sözlü vasiyet hükümden düşmüş olacaktır.

Vasiyetnameden Dönme Nedir? Vasiyetnameden Nasıl Dönülür?

Mirasbırakanın vasiyetnameden dönmesi de mümkündür. Türk Medeni Kanunumuza göre vasiyetnameden dönme 3 şekilde gerçekleştirilebilir:

  1. Mirasbırakan, kendi seçeceği vasiyetname türünün kanunda öngörülmüş olan tüm şartlarına uyarak yazacağı veya yazdıracağı yeni tarihli bir vasiyetname ile eski vasiyetnamenin tamamından veya bir kısmından dönebilir.
  2. Eski vasiyetnamenin mirasbırakan tarafından yok edilmesi, kazayla yok olması veya üçüncü bir kişinin kusuruyla yok olması halinde vasiyetname içeriğinin aynen ve tamamen belirlenmesine olanak bulunmuyorsa vasiyetname hükümsüz kalacaktır. Bu durumda zarara uğrayanların tazminat isteme hakkı saklı tutulmuştur.
  3. Mirasbırakanın önceki vasiyetnamesini ortadan kaldırmaksızın yapacağı yeni bir vasiyetname, kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde önceki vasiyetnameyi tamamlamak için yapılmadıysa, önceki vasiyetnamenin yerini alacaktır. Ayrıca mirasbırakan tarafından belirli bir malın bir kimseye bırakılması vasiyet edilmiş ise, mirasbırakanın sonradan bu mal üzerinde vasiyeti ile bağdaşmayan bir tasarrufta bulunması, vasiyetini ortadan kaldırır; vasiyetnamede bu durumun aksinin belirtilmiş olması hali istisnadır.

Vasiyet Alacaklısı Tarafından Vasiyetin Reddedilmesinin Sonucu

Vasiyet alacaklısı vasiyeti reddederse, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça bu retten vasiyet yükümlüsü yararlanır. Vasiyet alacaklısı, kendisine vasiyetname ile mirasbırakılan kişidir. Vasiyet yükümlüsü ise vasiyetname ile kendisine yükümlülük yüklenilen külli haleflerdir.

Vasiyetname ile Tanıma, Vasiyetname Yoluyla Çocukla Soybağının Kurulması

Kişinin vasiyetname ile çocuğunu tanıması mümkündür. Usulüne uygun olarak yazılmış veya yazdırılmış bir vasiyetnamede yer alan tanıma beyanı, nüfus memuruna veya mahkemeye yapacağı yazılı başvuru gibi sonuç doğurur. Bu durumda vasiyetnameyi açan hakim, vasiyetnamede yer alan tanımayı ilgili nüfus memurluklarına resen bildirir.

Türk Medeni Kanunumuzun 298. maddesine göre, aşağıdaki kişiler tarafından bu tanımanın iptali için dava açılabilir:

  • Ana,
  • Çocuk ve çocuğun ölümü halinde altsoyu,
  • Cumhuriyet savcısı,
  • Hazine,
  • Diğer ilgililer

Vasiyet edenin mirasçıları da kanunda sayılan “diğer ilgililer” arasında yer aldıklarından dolayı vasiyetname ile gerçekleştirilmiş olan bu tanımanın iptalini dava edebileceklerdir. Bu iptal davasını açan davacı, vasiyetname ile tanıma gerçekleştirmiş olan kişinin baba olmadığını ispat etmekle yükümlüdür.

Vasiyetname ile gerçekleştirilen tanımanın iptali için ilgililerin dava hakkı, tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendikleri tarihten başlayarak 1 yıl ve her halde tanımanın üzerinden 5 yıl geçmekle düşer. Bu süreler geçmişse, ancak süreler geçmiş olmasına rağmen dava açmakta gecikilmiş olmasını haklı kılan sebepler varsa, bu sebeplerin ortadan kalmasından itibaren 1 ay içerisinde dava açılabilir.

Vasiyeti Yerine Getirme Görevlisi Kimdir?

Mirasbırakan, yapacağı vasiyetnamede ölümü halinde görev almak üzere bir veya birden fazla vasiyeti yerine getirme görevlisi atayabilir. Bu vasiyeti yerine getirmesi görevlisinin veya görevlilerinin, göreve başladığı sırada fiil ehliyetine sahip olması beklenir.

Vasiyetnamenin açılması akabinde sulh hakimi tarafından vasiyeti yerine getirme görevlisine bu görevi bildirilir, vasiyeti yerine getirme görevlisi, hizmetinin karşılığında uygun bir ücret isteyebilir.

Vasiyeti kabul görevlisi, görevi kabul etmek istemiyorsa bunu açıkça ve zaman kaybetmeden sulh hakimine bildirmelidir. Çünkü sulh hakimi tarafından görevli olduğunun kendisine bildirim tarihinden başlayarak 15 gün içinde sulh hakimine görevin kabul edilmediği açıkça bildirilmedikçe görev kabul edilmiş sayılır. Burada kanun koyucunun, vasiyeti yerine getirme görevlisinin sessiz kalmasını zımni kabul sonucuna bağladığı görülmektedir.

Mirasbırakan tarafından birden çok vasiyeti yerine getirme görevlisi atanmış ise, tasarruftan veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça görevliler tarafından vasiyeti yerine getirme görevi birlikte yürütülür.

Vasiyeti Yerine Getirme Görevlisinin Yetkileri ve Sorumlulukları Nelerdir?

Türk Medeni Kanunumuzun 552. maddesine göre, mirasbırakan tarafından aksi öngörülmemişse veya vasiyeti yerine getirme görevlisine sınırlı bir görev verilmemişse, görevlinin vasiyetin yerine getirilmesine ilişkin olarak bütün işlemleri yapmaya yetkili olduğunun kabulü gerekir. Vasiyeti yerine getirme görevlisinin yetkileri spesifik olarak aşağıdaki şekilde sayılmıştır:

  1. Göreve başladıktan sonra gecikmeksizin terekedeki malların, hakların ve borçların listesini düzenler. Liste düzenlenirken olanak varsa mirasçılar hazır bulundurulur.
  2. Terekeyi yönetir ve yönetimin gerektirdiği ölçüde tereke mallarının zilyetliğinin kendisine devrini ister.
  3. Tereke alacaklarını tahsil eder, borçlarını öder.
  4. Vasiyetleri yerine getirir.
  5. Terekenin paylaşılması için plân hazırlar.
  6. Tereke ile ilgili dava ve takiplerde miras ortaklığını temsil eder. Mirasçılar tarafından açılmış davalardan görevi ile ilgili olanlara müdahil olarak katılabilir.
  7. Açtığı veya aleyhine açılan davalar ile yapılan takipleri mirasçılara bildirir.

Vasiyeti yerine getirme görevlisi, görevini yerine getirirken özen göstermekle, dürüstlük kuralına uygun davranmakla yükümlüdür; ilgililere karşı bir vekil gibi sorumludur. İlgililere karşı “vekil gibi sorumludur” denilmesinden vekalet hükümlerinin vasiyeti yerine getirme görevlisi için de uygulama alanı bulabileceği ve vekaletin kötüye kullanılmasına ilişkin yaptırımların uygulanabileceği çıkarımında bulunulabilir. Vasiyeti yerine getirme görevlisinin denetim mercii sulh hakimidir. Vasiyeti yerine getirme görevlisinin görevini yerine getirme noktasında yetersiz olması, görevini kötüye kullanması veya ağır ihmalde bulunması halinde sulh hakimi tarafından görevine son verilir; hakim, resen veya şikayet üzerine gerekli önlemleri almalıdır. Sulh hakimi tarafından vasiyeti yerine getirme görevlisinin görevine son verilmesi halinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde asliye hukuk mahkemesine itirazda bulunulabilir, itiraz üzerine mahkemenin vereceği karar kesindir.

Mirasbırakan tarafından taahhüt edilmedikçe vasiyeti yerine getirme görevlisi tarafından, terekeye dahil malların devredilmesi veya bu mallar üzerinde sınırlı ayni haklar kurulması için sulh hakiminden yetki alınması gerekmektedir. Hakim, bu neviden bir karar verecek olursa, zorunlu olmasa da olanak bulduğu takdirde mirasçıları dinler ve sonra karar verir. Terekenin idaresi ve vasiyetin yerine getirilmesi için olağan kabul edilebilecek giderleri karşılayacak ölçüdeki tasarruflar için yetki almaya gerek yoktur.

Vasiyeti yerine getirme görevlisinin görevi, aşağıdaki hallerde sona erer:

  • Görevlinin ölümü halinde kendiliğinden,
  • Atanmasını geçersiz kılan bir sebebin varlığı halinde kendiliğinden,
  • Görevli tarafından sulh hakimine görevden ayrılma yönünde beyanda bulunulması halinde sona erecektir. Ancak vasiyeti yerine getirme görevi, uygunsuz bir zamanda bırakılamaz.

Vasiyetnamenin Etki Süresi Ne Kadardır?

Sözlü vasiyetname haricinde, vasiyetnamelerin geçerliliğine ilişkin olarak kanunda herhangi bir süre yer almamaktadır; bu nedenle sözlü vasiyetnameler haricinde, vasiyetnamelerin geçerliliği herhangi bir süreye tabii tutulmamıştır. Mirasbırakan tarafından vasiyetnameyi geçersiz kılacak bir hukuki işlem yapılmadıkça, örneğin yeni bir vasiyetname düzenlenmedikçe, vasiyetname geçerliliğini koruyacaktır.

Sözlü vasiyetnamede ise vasiyetin başka türlü gerçekleştirilememesine sebebiyet veren durumun ortadan kalkması akabinde 1 aylık süre içerisinde vasiyetname geçersiz hale gelecektir.

Vasiyetnamenin İptali ve Yokluğu

Vasiyetnamenin iptali için açılacak olan dava, vasiyetin iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir. Bu davada vasiyetnamenin tamamının iptali istenebileceği gibi, yalnızca bir kısmının iptaline ilişkin talepte de bulunulabilir; bu halde hakim, taleple bağlılık ilkesine göre karar verecektir.

Vasiyetname ile lehine kazandırma yapılamayacak olan kimselere(yukarıda detaylı saymıştık), örneğin tanık veya altsoylarına kazandırma yapılması halinde vasiyetnamenin tamamı değil, yalnızca bu kısmı iptal edilir.

Bir çeşit ölüme bağlı tasarruf olan vasiyetnamenin, iptali de ölüme bağlı tasarrufların iptali hükümlerine tabiidir. Türk Medeni Kanunumuza göre vasiyetnamenin iptali aşağıdaki hallerde dava edilebilir:

  1. Vasiyetnamenin düzenlenmesi esnasında mirasbırakanın tasarruf ehliyetinin bulunmaması,
  2. Mirasbırakanın vasiyetnameyi aldatma, korkutma veya zorlama etkisi altında yapmış olması,
  3. Tasarrufun içeriğinin ve/veya şarta bağlı vasiyetname söz konusuysa tasarrufun bağlanmış olduğu koşul veya yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı olması,
  4. Vasiyetnamenin kanunda öngörülmüş olan şekil şartlarına uyulmadan yapılmış olması

İptal davası açma süresi, davayı açmaya hakkı olan kişilerin vasiyetnameden haberdar olmaları, iptal sebebini ve kendilerinin hak sahibi olduklarını öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamenin açılma tarihinden itibaren iyiniyetli davalılara karşı 10 yıl, iyi niyetli olmayan davalılara karşı 20 yıl geçmesiyle sona erer.

Vasiyetname ile İlgili Yargıtay Kararları

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/2785 E., 2021/7769 K. sayılı kararı “İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ İLK DERECE MAHKEMESİ : KARŞIYAKA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen vasiyetnamenin iptali davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacılar; halaları olan mirasbırakan …’ın 23/06/2016 tarihinde vefat ettiğini, mirasbırakanın 03/09/2009 tarihinde vasiyetname yaptığını, mirasbırakanın az işitmesi ve okuma yazması olmaması nedeniyle vasiyetnamenin kendisine okunmasının usule uygun yapılmadığını, vasiyetname yapıldığında murisin akli melekelerinin yerinde olmadığını ileri sürerek, vasiyetnamenin iptalini talep etmişlerdir.

Davalı; davanın reddini istemiştir.

İlk derece mahkemesince; adli tıp kurumu raporuna göre vasiyetname tanzim tarihi itibari ile mirasbırakanın fiil ehliyetinin bulunduğu, davacılar tarafından mirasbırakanın kulaklarının az duyduğu, okuma yazma bilmediği, vasiyetnamenin okur yazar olanlara göre düzenlendiği ileri sürülmüş ise de; buna ilişkin dosyaya herhangi bir delil, kayıt, belge sunulamadığı ya da tanık ile ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacılar tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

Bölge adliye mahkemesince; vasiyetnamenin TMK’nın 532 ve devamı maddelerindeki düzenlemelere uygun olmasına göre ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davacıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- TMK’nın 535 inci maddesi; “Mirasbırakan vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa, memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine mirasbırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder.

Bu durumda tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.” hükmünü içermektedir.

Somut olayda, vasiyetname; noter tarafından, mirasbırakanın okur yazar olmadığı belirtilerek, okuyamayan veya yazamayanlara özgü vasiyetname şeklinde düzenlenmiştir. Ne var ki, vasiyetnamede tanıkların “mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını” tevsik eden beyanları yoktur. Bu beyanın yokluğu vasiyetnameyi geçersiz kılar.

Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; TMK’nın 535 inci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmeyen vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 01/07/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/855 E., 2021/4103 K. sayılı kararı “İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında birleştirilerek görülen vasiyetnamenin iptali davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın bir kısım davacılar yönünden açılmamış sayılmasına, bir kısım davacılar yönünden kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacılar, muris …’ın 08/11/2012 tarihinde vefat ettiğini, 28/02/2013 tarihinde Kdz. Ereğli 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/929 Esas sayılı dava dosyası ile 21/07/2010 tarihli vasiyetnamenin açıldığını; ancak, söz konusu vasiyetnamenin 4721 sayılı TMK’nın 538.maddesinde belirtilen şekil şartlarını taşımadığını iddia ederek; vasiyetnamenin iptalini talep etmişlerdir.

Davalı; vasiyetnamenin baştan sona murisin kendi eli ürünü olduğunu, şekil şartlarını taşıdığını, vasiyetnamenin yorumunda miras bırakanın iradesini ayakta tutacak bir yol izlenmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; davaya konu vasiyetnamenin henüz açılmadığı, derdest olduğu; davacının, davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 10/06/2015 tarihli 2015/7352 E- 2015/10698 K. sayılı kararla; “…mahkemece; vasiyetnamenin açılması dosyasının kesinleşmesi bekletici mesele yapılarak, vasiyetnamenin açılmasına ilişkin kararın kesinleşme tarihli şerhini içerir onaylı sureti ilgili mahkemeden getirtildikten sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yukarıdaki gerekçe ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesi ile bozulmuştur.

Bozma sonrası birleştirilen davada; davacılar; muris el yazılı vasiyetnamede murisin imzasının bulunmadığını, kimin tarafından yazıldığının belli olmadığını, yazı ve işaretlerin murise ait olmadığını, ayrıca düzenleme tarihinde murisin fiil ehliyetinin olmadığını, manevi baskı ile hazırlandığını, birden fazla vasiyetname olduğu belirtilen belge olduğunu, şekle uygun olmadığını ileri sürerek; vasiyetnamenin iptaline, olmadığı takdirde saklı pay oranında tenkise karar verilmesini talep etmişlerdir.

Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; asıl dava davacısı … mirasçıları … ve … yönünden davanın açılmamış sayılmasına, birleşen dava davacıları …, … ve … yönünden davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, asıl dava davacısı … mirasçıları …, …, …, … ve … ile birleşen dava davacıları …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’ in davalarının kabulü ile 21 Temmuz 2010 tarihli el yazılı vasiyetnamenin iptaline dair verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 21/10/2019 tarihli ve 2019/4304 E. 2019/8138 K. sayılı ilamla; “….Somut olayda, mahkemenin gerekçesinde murisin yasal mirasçılarından olmayan davacılar … vd.nin açtığı birleşen 2016/5 esas sayılı davanın aktif husumeti bulunmadığından reddedildiği belirtilmiş, hüküm fıkrasının 2. maddesinde ret hükmü oluşturulmuş, hüküm fıkrasının 3. maddesinde ise aynı davacı …’nun açtığı davanın kabulüne karar verilmiştir, kurulan hüküm çelişkili olduğundan, tereddüt oluşturduğundan bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle, sair temyiz itirazları incelenmeksizin bozulmuştur.

Bozma ilamına uyan mahkemece; asıl dava davacısı … mirasçıları … ve … yönünden davanın açılmamış sayılmasına, birleşen dava davacıları …, … ve …’ nun açmış oldukları vasiyetnamenin iptali davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, asıl dava davacısı … mirasçıları …, …, …, … ve … ile birleşen dava davacıları …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’ in davalarının kabulü ile 21 Temmuz 2010 tarihli el yazılı vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık; muris tarafından düzenlenen el yazılı belgenin hukuki niteliğine ilişkindir.

Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri; taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdür. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.

Dava konusu belgenin düzenlendiği tarihte yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 512 nci maddesi, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin miras sözleşmesi şeklinde düzenleneceğini, miras sözleşmesinin düzenlenme şekline ilişkin Türk Medeni Kanunun’un 545 nci maddesi ise; miras sözleşmesinin geçerli olması için resmi vasiyet şeklinde düzenlenmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. Resmi vasiyetin ne şekilde düzenleneceğini açıklayan Türk Medeni Kanunun’un 532 nci maddesinin ikinci fıkrasında ise; resmi vasiyeti düzenleyecek memurun, “sulh hakimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli” olabileceği açıklanmıştır.

Somut olayda; muris tarafından düzenlenen el yazılı belgede, “… … kendime mirasçı olarak seçtim, …’ın bana ölünceye kadar bakmasını, bu şartla ben öldükten sonra kalan bütün mirasımın …’a kalmasını istiyorum, söz konusu mirasım no 11 deki gayrimenkulden oluşmaktadır…” şeklinde beyanda bulunulduğu, bu şekilde, davalıya bakım borcu karşılığında taşınmaz devrinin vaadedildiği görülmektedir.

Buna göre; söz konusu belgenin, ölünceye kadar bakma akdinin unsurlarını taşıdığı anlaşılmakla, resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğu gerekçesiyle bir kısım davacılar yönünden iptaline karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile el yazılı vasiyetname nitelemesi yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibariyle doğru bulunan hükmün gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması HUMK’nın 438 inci maddesinin son fıkrası hükmü gereğidir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, sonucu itibariyle doğru bulunan hükmün gerekçesinin açıklandığı şekliyle değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA, 64,20 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2021/8414 E., 2021/11534 K. sayılı kararı “İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi TALEP EDEN : Eskişehir 1. Noterliği Vasiyetnamenin açılması istemine ilişkin olarak açılan davada Eskişehir 2.Sulh Hukuk ve Emirdağ Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, vasiyetnamenin açılması istemine ilişkindir.

Eskişehir 2. Sulh Hukuk Mahkemesince, sistem üzerinden alınan nüfus kayıt örneğine göre miras bırakan …’ın nüfusa kayıtlı olduğu yerin “Bağlıca/ Emirdağ” olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.

Emirdağ Sulh Hukuk Mahkemesince, Türkiye’de kayıtlı son yerleşim yeri adresinin “Akaçağlan Mahallesi, …,sokak, No:4 İç kapı No:4 Odunpazarı/Eskişehir” olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.

Türk Medeni Kanunu’nun 596. maddesine göre, “Vasiyetname, geçerli olup olmadığına bakılmaksızın tesliminden başlayarak bir ay içinde miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakimi tarafından açılır ve ilgililere okunur. “Aynı Kanunun 19/1. maddesine göre de, “Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.”

Dosya kapsamındaki kolluk araştırmaları sonucunda; müteveffa … isimli şahsın ölmeden önce “Akaçağlan Mahallesi, …,Sokak, No:4 İç kapı No:4 Odunpazarı/Eskişehir” adresinde ikamet ettiğinin bildirildiği anlaşıldığından uyuşmazlığın Eskişehir 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde çözümlenmesi gerekmektedir. –

Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri ve 5235 sayılı Kanun’un 36/3. maddesi gereğince Eskişehir 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 18/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021/950 E. , 2021/5379 K. sayılı kararı “İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada;

Davacı, mirasbırakan dedesi…’nun 1620 parsel sayılı taşınmazdaki 2 numaralı bağımsız bölümünün 1/2 payını 08.09.2014 tarihinde satış göstermek suretiyle oğlu olan davalı …’na devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, mirsabırakanın taşınmazını satmaya ihtiyacı olmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, mirasbırakanın paraya ihtiyaç duyduğunu, dava konusu bağımsız bölümdeki payı bedeli karşılığında satın aldığını, mirasbırakanın dava dışı diğer taşınmazlarını vasiyetname düzenleyerek davacı ve kendisine bıraktığını, söz konusu vasiyetnamede de dava konusu satış işleminden bahsettiğini, temlikin gerçek bir satış olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, mirasbırakanın 10.05.2016 tarihli vasiyetnamesinde dava konusu taşınmazın 1/2 payını davalıya sattığını, alacağı kalmadığını belirterek, dava dışı diğer taşınmazlarını bu vasiyetname ile davacı ve davalıya paylaştırdığı, mal kaçırma kastının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 11/10/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

22 Eylül 2023
143 kez görüntülendi

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZIN